Bu Blogda Ara

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Kurt Cobain

     Kurt Cobain (1967-1994).... Herkes bir gün bu dünyadan ayrıldı, ayrılacak fakat bazı insanlar bu dünyadan ayrılsa bile anıları uzun süreler dünyamızı terketmez.. Kurt Cobain de bu isimlerden birisi. Efsanevi Nirvana grubunun solisti, gitaristi ve hepsinden önemlisi kalbi.
     1967'de Washington'da sarışın,şirin bir çocuk olarak dünyaya gelen Kurt 6 aylıkken ailesi Aberdeen'e taşındı. Gençliği burada geçen Kurt The Mervins gurubuyla tanışmasıyla birlikte müzik hayatına başlamış oldu. Gençliğinde de her zamanki gibi asi ve sorumsuzdu.


     1985 yılında Nirvana'yı kuran Kurt 1989'da "Bleach" ismindeki ilk albümünü piyasaya sürdü. Bu albümü takiben grup 1991 de onları efsaneleştirecek "Nevermind" albümünü piyasaya sürüldü. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen "Smells Like Teen Spirit" dilimizden düşmedi,düşemedi. Kurt gitar çalmak, söz yazmak ve şarkı söylemekten ne kadar keyif alsa da şöhretin getirdiği aşırı ilgiyi saçma buluyordu ve bu durumdan rahatsızdı. Bu yüzden zaman zaman hayranlarına ters davranışlarda bulunuyordu.

     Belkide Kurt'un hayatındaki en büyük dönüm noktası Hole grubunun solisti Courtney Love ile tanışması ve 1992 yılında onunla evlenmesiydi. Aşırı mide ağrıları ve uykusuzluk sorunu nedeniyle kendini uyuşturucuya veren Kurt'e onu toparlayacak bir eş belki de onun büyüleyici müziklerine yenilerini ekleyebilmesini sağlar ve bizlere onu canlı izleme fırsatını sunabilirdi.



    Ve 5 Nisan 1994...Yüzbinlerce gencin idolü olan, dönemin en popüler müzik gruplarından Nirvana'nın solisti Kurt Cobain elindeki pompalı tüfekle suratını dağıttı (mı?)...Gizemli bir intihardı onunkisi. Ardında bıraktığı intihar mektubu bile çamur içerisinde kalmıştı son sözleriyle birlikte; "sizi seviyorum, sizi seviyorum"... Arkadaşları, kanında kendini öldüremeyecek kadar çok uyuşturucu bulunduğunu söylüyordu, kimileri de sadece Courtney'i suçluyordu. Herkesin işine gelen oldu, Kurt yüksek doz uyuşturucu alıp intihar etti ve dava kapandı. Geriye sadece intihar mektubu değil milyonlarca kişinin aklındaki büyük soru işareti de kaldı, neden?..



     Son olarak sizlere Nirvana grubunun en son yayınlanan ve MTV Unplugged canlı performansında kaydedilen bir şarkıyla yazımı sonlandırmak istiyorum."Rest in peace" Kurt!

21 Mayıs 2013 Salı

Distortion

     Sözlük anlamı "bozukluk" olan bu kelimeye zamanında gitarla uğraşmış olan herkes aşinadır. Peki nedir bu distortion? Öncelikle bilmeyenler için ne olduğundan bahsedelim. Gitar amfilerinden veya digital efekt cihazlarından elde edilen bir tondur distortion. Genellikle rock ve metal müzik türevlerinde kullanılan, tabir-i caizse "jın jın" sesini çıkartan efekttir. 

     
     Distortion tonunun keşfiyle ilgili çeşitli rivayetler vardır. Bunlardan birisi sesin gereğinden fazla açılması sonucunda oluşan kirlilikten esinlenilmesidir. Fakat en yaygın olarak bilinen distortion hikayesi 1951 yılında Jason Brenson'ın Rocket 88 isimli albümüne dayanır. Bu rivayete göre Jason Brenson'ın grup üyeleri Philips'in Memphis'teki sütüdyalarına giderken pickuplarının arkasından amfilerini düşürürler. Sütüdyoya ulaştıklarında bu amfiden bozuk (distorted) bir ses çıkmaktadır ve bu ses Jason Brenson ve grup üyeleri tarafından beğenilir. Bu amfiyle kaydedilen albüm dinleyicilerin beğenisini kaznaınca da yeni bir akım ortaya çıkar. Bundan sonra üretilen amfilerde bu efekt mevcuttur ve hatta bu efekti sağlayan efekt pedalları üretime geçer. Gün geçtikçe sertleşen bu ton rock ve metal müziğin temel yapıtaşını oluşturur.


     Günümüzde ne kadar rock ve metal müzik eskisi kadar ilgi görmese de çoğumuzun ne olduğunu bilmediği "distortion" ilk çıktığı günden beri popüler olan müzik tarzlarında kendini göstermiştir. Elektronik müzik, trance, dubstep gibi elektronik tabanlı müzik tarzlarında birçok ton distortion efektine sahiptir. Bunun yanında günümüzde başta distortion efekti olmak üzere çeşitli efekt pedalları üreten Boss, Digitech gibi firmalar vardır. Eğer henüz denememişseniz ve birgün elinize elektro gitar geçerse bu yazıyı okuduktan sonra karşınıza çıkan ilk distortion tuşuna basın ve farkı görün. Umarım bu yazıdan sonra elektro gitarın çıkardığı "jın jın" sesi sizin için "distortion efekti" olabilmiştir :)

17 Mayıs 2013 Cuma

Vodafone "İstanbul Calling"

    Birbirinden büyük ismi buluşturacak olan Vodafone'un sponsurluğunda "İstanbul Calling " organizasyonu bir şehir festivali tadında bu yaz 31 Mayıs - 9 haziran tarihleri arasında gerçekleşecektir.  Tam bir müzik maratonunu andıran konserler serisinde kimler yok ki...Rihanna, Iron Maiden, Tiesto, Placebo, 30 Seconds to Mars, Kesha, The Prodigy , Zaz ve daha fazlası....Bu büyük festival Rihanna konseri ile başlıyor ancak yoğun ilgiden bu konserin biletlerinin daha 15 gün öncesinden bittiği açıklandı. Biletleri satışa çıkan organizyonun konser programı ile detaylı bilgiye organizsyonun web sitesi http://www.istanbulcalling.com/tr/ üzerinden erişebilirsiniz. 


     Müziğin heycanını benim gibi elektronik müzikte arayanlar için gerçekleşecek olan Dance Day etkinliğinde yer alacak önemli isimler The Prodigy, Basement Jaxx and Jagura Skills. Bu noktada The Prodigy'e bir parantez açmak istiyorum. Dans müziğinde gerçek anlamda tarih yazmayı başaran The Prodigy bugüne kadar dünya çapında 16 milyondan fazla albüm satışına imza attı ve elektronik dünyanın bir numaralı canlı performansına sahip grubun tarzı hızlı ritimler, gürleyen baslar, şiddeti tonlar ve kısmi vokaller ile ara ara yavaşlayan tempo gibi çılgın bir karşımdan oluşuyor. 

    Bu organizasyon gerek yer alan önemli isimler açısından olsun gerek bunun yanı sıra yapılacak İstanbul'a yayılan pek çok önemli mekanda konser, panel, atölye çalışmaları ve parti etkinlikleri ile Türkiye’nin kültür-sanat gündemine oturmaya hazırlanıyor. Değişik tarzlarda müzik seven çeşitli yaş gruplarından insanların ilgisini çekebilecek bu organizasyon yaza damgasını vuracağa benziyor. Tek sıkıntı sanırım bilet fiyatlarının yüksek oluşu ve bu kadar kaliteli sanatçı ve grup içerisinden seçim yapmak gibi görünüyor. O zaman ne yapıyoruz, hemen takvimimizi kontrol edip paramızı biraz düzgün harcayarak bu harika konser serisinden sonuna kadar yararlanmaya çalışıyoruz :)

29 Nisan 2013 Pazartesi

Reactable

     Hepimiz hayatımızın bir bölümünde de olsa DJ olmaya özenmiş ve turntableın başına oturmak istemişizdir. Gerek "scratch" olarak isimlendirilen plak çizme tekniği olsun gerek kendi dinlediğimiz müziklerle insanları eğlendirme isteğimiz olsun bu dürtüyü desteklemiştir.
 

     Artık hepimiz kolayca DJ olabiliriz dersem ne dersiniz? Reactable ismiyle piyasaya sürülen ve kendi internet sitesinde "en son teknoloji, dokunulabilir masaüstü ara birimine sahip çok kullanıcılı elektro-akustik müzik enstrümanı" şeklinde tanımlanan bir cihaz bize bu olanağı sağlıyor. Görünüş olarak renkli bir bar masasını andıran ve rengarenk ışıklandırmasıyla daha çok bir oyuncak gibi görünen bu cihaz aslında büyük DJ setuplarının kabiliyetlerine sahip.
   

     Size birazda bu cihazın çalışma prensibinden bahsetmek istiyorum. Küp,kare,daire gibi şekillere sahip alet edevatlarının hepsinin farklı bir işlevi var. Metronom, bas, ton, ses frekansı vb. birçok ayar bu alet edevatların yerleri değiştirilerek yapılıyor. Aslında bunları sözlü olarak anlatmanın size pek faydası olmadığının farkındayım. Bu nedenle yazının sonuna eklediğim videoyu izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.


     Yukarıdaki resimde de gördüğünüz gibi birkaç arkadaşınızla birlikte evinizde müzik yapma imkanı sağlıyor size reactable. Aynı zamanda ismini duyurmaya başlayan firma hızını alamayıp android ve ios platformlarınada aynı tadı vermese de çok iyi vakit geçirtebilecek uygulamalar piyasaya sürdü. Bu kadar güzel bilgiden sonra ne kadar istemesem de sizi acı gerçekle yüzleştirmek zorundayım. Ne yazık ki bu cihazın fiyatı 12.000 euro civarında. Ne diyelim zenginseniz kaçırmayın :)


16 Nisan 2013 Salı

Dubstep

     Sürekli değişen ve kendini yenileyen müzik kültürüyle birlikte her geçen gün yeni müzik tarzları duymaya başladık. Dubstep de bu tarzlar içerisinde gözümüze en çok çarpanlardan birisi konumunda. Peki nedir bu dubstep, nereden gelir, kimler dinler?
   
     İlk önce nereden gelir onu anlatmak istiyorum sizlere. 2000'li yılların başında "garage" adı verilen yeni bir tür elektronik müzik akımının etkisi altında olan Londra'da, bu tarzın etkisi altında ortaya çıkmıştır dubstep. Haliyle Londra'da keşfedilen bu müzik tarzı Londra'da popülerliğini kazanmıştır. Bu popülaritenin en önemli öncülerinden birisi Londra'nın önemli gece klüplerinde çalan DJ Hatcha'dır.


     Peki nedir bu dubstep? Wobble denilen aksak ritimleri barındıran, temposu yüksek, sürekli iniş çıkışlara sahip olan, yeri geldiğinde çığlık efekti kullanıp, yeri geldiğinde dinlendirici bir piano melodisiyle bizi şaşırtan bir müzik tarzıdır dubstep. Ne kadar hala "underground" bir müzik tarzı olarak değerlendirsekte günümüzdeki en önemli temsilcileri Skrillex, Zomboy, Modestep, Knife Party'dir. Bu isimler içerisinde fark yaratan isim Skrillex olduğu için ona bir parantez açmak istiyorum. 1990 larda metal müzik nasıl Metallica demekse bazı insanlar için günümüzde de dubstep Skrillex ile bağdaşlaşmış durumdadır.


    Son olarak kimlerin bu müzik tarzını tercih ettiğinden bahsetmek istiyorum sizlere. İçeriğinden ve yukarıdaki resimde gördüğünüz en önemli temsilcisinden de anlaşılacağı üzere gençlere hitap eden bir müzik tarzıdır dubstep. Aksak ve gürültülü soundu yüzünden herkesin bu tarzı sevebileceğini söylemek yanlış olacaktır. Buna rağmen hem elektronik müzik sevenlerin hem de rock ve metal müzik sevenlerin ilgisini çeken ve sevgisini kazanan ara bir tarz olarak nitelendirebiliriz dubstepi. Son zamanlarda popüler kültürün en önemli temsilcilerinden Britney Spears, Justin Bieber, LMFAO, Flo Rida gibi isimlerin bazı şarkılarında kısmen de olsa bu tarza yer vermelerinin yanı sıra yıllarca metal müzik tercih edenlerin severek dinlediği Korn grubunun da dubstep albümü çıkarması yukarıda bahsettiğim duruma güzel bir örnek olacaktır sanırım. Aşağıdaki video size bu tarzın neden gençlere hitap ettiği ve neye benzediği hakkında yardımcı olacaktır. İyi seyirler.